6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Temyiz Edilemeyen Kararlar" başlıklı 362. maddesinde; "...kira ilişkisinden doğan diğer davalardan üç aylık kira tutarı temyiz sınırının üzerinde olanlar hariç olmak üzere 4 üncü maddede gösterilen davalar" temyiz edilemeyecek davalar olarak düzenlenmiştir. Ancak 14 Örnek olarak tahliye taahhütnamesine dayalı başlatılan icra takiplerine itiraz sonrası ikame edilen davalarda bu husus farklılık göstermektedir.
Şöyle ki Sulh Hukuk Mahkemelerinde tahliye taahhütnamesine dayalı tahliye talebiyle açılan davalarda istinaf sınırı yıllık kira bedeli üzerinden belirlenirken, temyiz sınırı üç aylık kira bedelinin toplamı üzerinden belirlenmektedir. Nitekim yukarıda atıf yapılan kanun maddesi ile aynı yönde Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin E:2023/1119, K: 2023/2639, T: 11.10.2023 tarihli ilamında bu husus; "Dava, itirazın iptali ve kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. HMK’nun 362. maddesinin birinci fıkrasının b bendinde kira ilişkisinden kaynaklanan alacak davaları dışındaki davalardan üç aylık kira tutarı temyiz sınırının altında kalan davalarda verilen kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağı belirtilmiştir." şeklinde belirtmiştir.
Ancak icra hukuk mahkemelerinde görülen tahliye davalarında temyiz kesinlik sınırı farklı olarak değerlendirilmektedir. Sulh hukuk mahkemelerinde görülen tahliye davalarından farklı olarak icra mahkemelerinde görülen davalarda temyiz sınırı aynı istinaf kesinlik sınırında olduğu gibi yıllık kira bedeli üzerinden belirlenmektedir. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin E: 2024/76, K: 2024/2584 sayılı ve T: 18.03.2024 tarihli ilamında bu husus; "Uyuşmazlık, örnek 14 takipte itirazın kaldırılması ile tahliye talebine ilişkin olup temyiz kesinlik sınırının tespiti açısından bir yıllık kira bedeli dikkate alınmaktadır. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihine göre uyuşmazlık konusu değerin, yukarıda belirtilen kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından, anılan Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti yoktur." şeklinde değerlendirilmiştir. Uygulamadaki bu fark özellikle işyeri kiralamaları sonucu açılan tahliye davalarında önem arz etmektedir.